Skip to main content

Soma Anısına

By May 13, 2015November 18th, 2020Yazılar

Senede bir ton kömür, yarım ton da odun yakardık sobalı evimizde. O zamanlar işçi emeklileri devlete başvuruda bulunur ve bir karne alırdı. Sonra da sabah namazından evvel gidip sıraya girer, kömürün geleceği günü yazdırır ve beklerdik. Artık yoğunluğa göre bir iki hafta içinde kapıya gelip dökerlerdi at arabası ile. O bir sene maaşımızdan keserlerdi taksit taksit. Üç erkek kardeş (ortanca olan hep firari) ve annem taşırdık üçüncü kata çuvallar ve kovalarla. Banyoyu kömürlük yapmıştık, tuvaleti ise birleşik banyo. Sabah başlarsak karanlık çökmeden bitirmek zorundaydık. Bir de yağmur ya da kar yağmasın diye dua ederdik taşırken. Kürek tutmayı o zaman öğrendim, çuvalı tutmak için bir kömür parçasını kenarına sıkıştırmayı da.
Kok kömürü en iyisiydi, her zaman alamazdık, bazen yumurta kömür dediğimiz tozdan sıkılarak yapılan kömürden alırdık. Onun da hem ısısı düşük, hem yanması zor olurdu. Tek bir kömür parçası bırakmazdık yerde. Hatta tozunu bile farajla alırdık. Onu da zor zamanlarda ıslatır, sobaya döker, ortasından bir delik açarak yakardık. En ufak bir israf etmezdik. Akşam üstü taşıma biter ve bu sefer de sokağı temizleme işi başlardı. O iş hep bana, yani evin en küçüğüne kalırdı. Çeşmeden kova kova su taşır, yıkardım sokağı, aksi halde ertesi gün esnaftan fırça yerdim. Banyo kazanını hazır ederdi annem, sular öğlenden sonra akmadığı için çeşmeden banyo suyu taşırdım eve. Biz ona harmutluk su derdik. Ne kadar yıkanırsan yıkan, o kömürün karası bir hafta tırnaklardan gitmezdi. Sonra mışıl mışıl uyurdum, ta ki annemin sobayı yakarkenki nefesi ile uyanana dek.
Neden anlattım bunları söyleyeyim; o zamanlar kömür nasıl çıkardı bilmezdik, kimlerin alın teri var bilmezdik, nice canlar feda olmuş bilmezdik, kaç gözü yaşlı yetim var ardında bilmezdik, ama kıymet bilirdik… Meğer işçiden işçiye bir hediyeymiş kömür, elveda abilerim, elveda amcalarım, elveda kardeşlerim. Biz sizi bilmeden sizlerle büyüdük.